Kekemelik, konuşma sırasında ses, hece ya da kelime tekrarları, ses uzatmaları ve konuşma blokları gibi akıcılığı bozan istemsiz davranışlarla karakterize edilen bir konuşma bozukluğudur. Birey ne söylemek istediğini bilmesine rağmen, bunu üretme sürecinde çeşitli engellerle karşılaşır. Bu engeller konuşma sırasında takılma, nefes alırken duraksama, göz kırpma ya da kasılmalar gibi ikincil davranışlarla da kendini gösterebilir.
Kekemelik, genellikle 2–5 yaş arasında ortaya çıkar. Bu dönem, çocuğun hızlı sözcük öğrenimi ve cümle kurma becerilerinin geliştiği bir evredir ve bu hızlı gelişim sürecinde akıcılıkta geçici bozulmalar görülebilir. Ancak bu bozulmalar gelişimsel takılmaların ötesine geçerek kalıcı hale geldiğinde kekemelik tanısı gündeme gelir. Araştırmalar, kekemelik yaşayan çocukların yaklaşık %75’inin zamanla bu sorunu aşabildiğini, ancak %25’inin erişkinliğe kadar devam eden bir bozuklukla karşı karşıya kaldığını göstermektedir. Erkek çocuklarda görülme sıklığı kızlara göre 3–4 kat daha fazladır.
Kekemeliğin Belirtileri
- Ses veya hece tekrarları (ör. “be-be-be-ben”)
- Uzatmalar (“sss-saat”)
- Bloklar (hiç sesin çıkmaması)
- Konuşmaya başlamadan önce göz kırpma, kaş çatma, baş oynatma gibi ikincil davranışlar
- Konuşmaktan kaçınma, kelime değiştirme gibi stratejiler
- Konuşma sırasında kontrol kaybı hissi
Nedenleri Nelerdir?
Kekemeliğin kesin nedeni bilinmemekle birlikte, genetik, nörolojik ve çevresel faktörlerin birlikte etkili olduğu düşünülmektedir.
- Ailede kekemelik öyküsü bulunan bireylerde risk daha yüksektir.
- Beynin sol yarım küresindeki işitsel-motor koordinasyon alanlarında farklılıklar saptanmıştır.
- Çevresel stres, hızlı konuşma modelleri, yüksek beklentili ortamlar kekemeliğin şiddetini artırabilir.
- Psikolojik faktörler kekemeliği doğrudan oluşturmaz; ancak mevcut kekemeliği şiddetlendirebilir.

Dil ve Konuşma Terapistinin Yaklaşımı
Kekemelik, sadece konuşmanın değil, bireyin tüm iletişim deneyiminin ele alınmasını gerektiren çok yönlü bir durumdur. Dil ve konuşma terapistleri, çocuğun yaşı, kekemeliğin süresi, şiddeti, ikincil davranışları ve psikolojik etkilenim düzeyine göre bireyselleştirilmiş bir terapi planı oluşturur. Terapi yaklaşımları genellikle şu kategorilerde ele alınır:
- Dolaylı Terapiler: Özellikle okul öncesi çocuklarda aile-çocuk etkileşimini düzenlemeye odaklanır. (Örn. Palin Parent-Child Interaction Therapy)
- Doğrudan Terapiler: Bireyin konuşma akıcılığını hedef alan yapılandırılmış programlardır. (Örn. Lidcombe Programı, Camperdown)
- Duygusal-Davranışsal Müdahaleler: Kekemeliğe eşlik eden kaygı, kaçınma ve olumsuz benlik algısıyla çalışılır.
- Aile Eğitimi: Ebeveynlerin çocuğa nasıl yaklaşacağı, hangi durumlarda müdahale edeceği ve çevresel düzenlemeleri öğrenmesi sağlanır.
Terapi sürecinde çocuğun konuşma sırasında kendini rahat ve güvende hissetmesi esas alınır. Oyunsu ve doğal ortamlar terapinin etkinliğini artırır.
Sonuç
Kekemelik, doğru zamanda tanındığında ve bütüncül bir yaklaşımla ele alındığında büyük oranda kontrol altına alınabilir. Terapi süreci yalnızca konuşma akıcılığını değil, bireyin özgüvenini, iletişim isteğini ve sosyal katılımını da artırmayı hedefler. Erken müdahale, çocuğun yaşam kalitesi üzerinde uzun vadede olumlu etkiler yaratabilir.