İnsan kulağı ve işitme sistemi, bize yaşamsal bilgiyi sağlayan benzersiz yapılardır. Öyle ki, işitme duyumuz sağlıklı olduğunda, çok geniş bir frekans aralığında çok sayıda farklı sesi ayırt edebiliriz. Ancak bu sofistike sistem, gürültüden ilaçların yan etkisine kadar değişen farklı nedenlerden zarar görebilir ve iç kulakta kalıcı rahatsızlıklar gelişebilir.
Aşağıda, daha yaygın görülen bazı kulak ve işitme sorunları ele alınmaktadır.
Gürültüye bağlı işitme kaybı
Gürültüye bağlı işitme kaybı, en yaygın ve önlenebilir işitme kaybı türüdür. Her yaştan herkesi aniden veya zamanla etkileyebilir.
Gürültüye bağlı işitme kaybı, iç kulaktaki tüy hücrelerinin aşırı yüklenmesi ve çok fazla gürültü nedeniyle hasar görmesi veya kalıcı kaybı sonucu ortaya çıkar. İç kulaktaki tüy hücrelerinin sayısı azaldıkça işitme yeteneği de azalır.
Kişi gürültüye ne kadar uzun süre maruz kalırsa, bu tüy hücrelerine verilen hasar o kadar büyük olur. Aynı durum sesin farklı şiddeti ve frekansları için geçerlidir. Ses ne kadar yoğunsa yani şiddetli ise , verebileceği hasar da o kadar büyük olur.
Genellikle, 85 desibel ve üzerindeki sesler işitme kaybına neden olabilir. Bunu bir bağlama oturtmak gerekirse, fısıltı 30 desibel, yoğun şehir trafiği 85 desibel, müzik konseri 110 desibel ve havai fişek 140 ila 165 desibeldir.
Gürültüye bağlı işitme kaybı zamanla ortaya çıktığında, genellikle önce yüksek frekanslı sesleri duyma yeteneği kaybolur. Yavaş yavaş, insanlar konuşmaları, özellikle de daha yüksek tonda olan kadın ve çocuk seslerini anlamakta zorluk çekmeye başlar. Yüksek frekans aralığında bulunan bazı ünsüzler, özellikle ayırt edilmesi zor olabilir. Bunlar arasında S, F, Ş,M,N gibi seslerdir.
Gürültüye bağlı işitme kaybı yaşayanlarda çoğu zaman, kulak çınlaması veya kulaklarda uğultu da gelişebilmektedir.
Yaşa bağlı işitme kaybı (Presbiakuzi)
Birçok kişi yaşa bağlı işitme kaybı yaşasa da bu kaçınılmaz değildir yani herkez tarafından yaşanır denemez.
Çoğu zaman presbiakuzi, iç kulakta dejeneratif değişikliklerle birlikte görülür. Genellikle presbiakuzi yaşayan kişiler, kayıp önemli bir düzeye ulaşana kadar fark etmezler çünkü bu durum genellikle yavaş yavaş ortaya çıkar ve her iki kulakta eşit derecede işitme kaybına neden olur.
Uzmanlar, genetik ve/veya çevresel faktörlerin presbiakuziye katkıda bulunduğuna inanmaktadır. Diyabet ve kardiyovasküler sorunlar, belirli ilaçların kullanımı ve yaşlanmayla birlikte görülen diğer faktörlerin de rol oynayabileceği düşünülmektedir. Dahası, gürültüye bağlı işitme kaybı modern toplumlarda çok yaygın olduğundan, yaşlı bir kişinin işitme kaybının hangi kısmının yaşa bağlı, hangi kısmının ise daha evvel maruz kalınan gürültünün sonucu olduğunu ayırmak genellikle zordur.
Presbiakuzi hastalarının en yaygın şikayeti, restoran gibi gürültülü ortamlarda konuşmaları duymakta zorluk çekmeleridir. Yapılan , işitme testlerinde normal işitme yeteneği gösterilen yaşlı yetişkinlerin de, kulaklarla ilgisi olmayan bilişsel işlevlerdeki değişiklikler nedeniyle gürültülü ortamlarda konuşmaları anlamakta zorluk çekebildiğini ortaya koymaktadır.
Araştırmalar, işitme kaybı ile bilişsel işlevler, demans (bunama) ve sosyal izolasyon gibi diğer sağlık ve yaşam kalitesi sorunları arasındaki bağlantıları ortaya çıkarmaya devam ederken, yaşlandıkça işitme kaybını ele almak ve ertelememek son derece önemlidir.
Ani işitme kaybı
Ani işitme kaybı, ani sağırlık olarak da bilinir ve son derece sıkıntılı olabilir. Bu, hızlı bir şekilde, yani birkaç saat veya birkaç gün içinde ortaya çıkan sensörinöral iç kulakla iigili işitme kaybıdır. Genellikle tek kulağı etkiler, ancak her iki kulağı da etkileyebilir.
Ani işitme kaybı yaşayan herkes bunu tıbbi bir acil durum olarak kabul etmeli ve hemen bir doktora başvurmalıdır. Hızlı tedavi, kaybedilen işitme yetisinin en azından bir kısmının geri kazanılma olasılığını artırır.
Ani işitme kaybı yaşayan birçok kişi, sabah uyandıklarında işitme yetilerini kaybettiklerini fark eder. Diğerleri ise etkilenen kulakla telefonu kullanmaya çalıştıklarında işitme kaybını fark ederler. Çoğu kişi için bir öncü işareti yoktur. Bazı kişiler ise işitme kaybından hemen önce bir “patlama” sesi duyduklarını söylerler. Bazen de kulakta dolgunluk hissi veya çınlama ve/veya baş dönmesi bildirilir.
Ani işitme kaybı genellikle, en az üç ardışık frekansta 30 desibel veya daha fazla işitme yetisinin hızla kaybedilmesi olarak tanımlanır. Uzmanlar, ani işitme kaybının iç kulaktaki duyu organlarında bir sorun olduğunda meydana geldiğini bilmelerine rağmen, çoğu insan için (%90) kesin nedeni hiçbir zaman tespit edilememektedir. Olası nedenler, enfeksiyondan otoimmün hastalığa, nörolojik bozukluklara ve Meniere Hastalığı’na kadar, herhangi bir sensörinöral işitme kaybıyla ilişkili nedenlerle örtüşmektedir.
Her yıl, tahmini olarak 5.000 kişiden bir ila altı kişi ani işitme kaybı yaşar, ancak uzmanlar, sıklıkla teşhis edilmediği için gerçek prevalansın daha yüksek olabileceğine inanmaktadır. Ulusal Sağırlık ve Diğer İletişim Bozuklukları Enstitüsü’ne (NIDCD) göre, ani işitme kaybı en sık 40’lı yaşların sonlarında ve 50’li yaşların başında ortaya çıkar.
Ani işitme kaybı yaşayan kişilerin yaklaşık %50’si, başlangıcından itibaren yaklaşık iki hafta içinde işitme yetisinin en az bir kısmını geri kazanır. Ancak, derhal bir doktora başvurmak çok önemlidir. Ani işitme kaybının doğru teşhis ve tedavisi, işitme yetisinin en azından bir kısmının geri kazanılma olasılığını artırır. Tedavi edilmesi gereken olası altta yatan nedenlerin belirlenmesi de önemlidir.
Kulak kiri ( buşon,serumen )
Kulak kiri, işitme sistemimiz için bir tür kendi kendini temizleme sistemi gibidir ve kulak sağlığı için önemlidir. Dış kulak kanalındaki balmumu bezleri tarafından üretilen kulak kiri, kulak derisini sudan ve enfeksiyonlardan korur. Ancak kulak kiri çok fazla biriktiğinde kulakta tıkanmaya neden olabilir, bu da işitme yeteneğinde azalmaya ve kulak zarına zarar verebilir.
Kulak kiri tıkanıklığının belirtileri şunlar olabilir:
- Kulakta dolgunluk hissi
- Kulak ağrısı
- Kaşıntı
- Kulakta çınlama
- Baş dönmesi
Kulak kiri miktarı ve kıvamı kişiden kişiye önemli ölçüde değişir ve büyük ölçüde genetik faktörler tarafından belirlenir. Bazı faktörler kulak kiri tıkanıklığı olasılığını artırır. Bu faktörler şunlardır:
- Dar veya düzensiz şekilli kulak kanalları gibi yapısal sorunlar
- Kulak kiri dışarıya atılmasını zorlaştırabilen kıllı kulak kanalları
- Osteoma (kulak içindeki iyi huylu bir kemik tümörü türü)
- Egzama
- Yaş – İnsanlar yaşlandıkça kulak kiri daha kuru ve sert hale gelir, bu da tıkanma olasılığını artırır
- Lupus ve Sjögren sendromu gibi belirli sağlık sorunları
- Down sendromu gibi belirli zihinsel engeller
Birçok kişi kulak kirini temizlemek için pamuklu çubuk kullanır, ancak işitme sağlığı uzmanları bunu önermemektedir. Pamuklu çubukla kulak zarına zarar verme, kulak kirini kulağın daha derinlerine iterek hasara neden olma ve/veya enfeksiyona yol açabilecek bakterileri kulağa sokma riski vardır.
Kulak kiri konusunda endişesi olan kişiler, kulağı muayene edip kulak kiri birikintilerini temizleyebilecek ve evde kulak bakımı konusunda tavsiyelerde bulunabilecek bir işitme sağlığı uzmanına başvurmalıdır. Eczacılar, reçetesiz satılan ürünlerin uygun kullanımı konusunda tavsiyelerde bulunabilir.Ancak en güvenli olan Kulak Burun Boğaz hekimine bunun mümkün olmadığı durumlarda aile hekimine muayene olmaktır.
